10 Eylül 2013 Salı

Kartal Kayıpsız, G.Saray Düşüşte

3. haftanın Konya’daki açılışı, maçın öne çıkan oyuncularından Ali Çamdalı’nın golüyle başladı. Konyaspor, Itandje’nin de mükemmel performansıyla bu üstünlüğünü 78. dakikaya kadar sürdürse de, Kasımpaşa, maç boyunca kendi futbolunu oynamaya çalışmanın ödülünü son on dakikada attığı 2 golle, 3 puan olarak aldı.
Haftanın en sıkıcı ve tek golsüz maçı Eskişehir’de oynandı. Erkan’ın sakatlığı sebebiyle haftayı idmansız geçirmesi oyununa da yansıyınca, Eskişehirspor'un yaratıcılık problemi ortaya çıktı. Tek oyuncuya bu kadar bağımlı olmak onun eksikliğinde ya da iyi markaj edildiğinde sorunlara yol açacaktır. Kulübedeki yerine geri dönen Terim’in aklında milli takım mesaisi olacak ki, beraberliğe razı şekilde oynayan takımına alıştığımız şekilde müdahale etmedi. Eskişehir’de oynanan iki maç sonunda hala direnişin sesini duyamamış olmak, canını o şehirde bırakan Ali İsmail Korkmaz’ın anısına, en az faillerinin yakalan(a)maması kadar büyük saygısızlıktır.
Haftanın sürprizini Elazığspor yaptı. Ivesa’nın cezalı olması sebebiyle kalede olan Zülküf’ün üstün performansı da onlar adına sevindirici. İlk yarıyı 3-0 geride kapatmasına rağmen ikinci yarıda elinden geleni yapan ve maçı çevirmeye yetecek kadar pozisyon da üreten Kayseri, yenilse de alkışlanmayı hak etti. Medical Park Antalyaspor – Bursaspor mücadelesinden konuk takım zor da olsa 3 puan çıkarmayı başardı. Milan Baros’un ilk golünü atmasına ve iyi performans sergilemesine rağmen, Samet Aybaba, Daum’un aksine, bolca sorunla beraber lig arasına giriyor. 
Avrupa bilmecesinin olumsuz da olsa çözülmüş olması ve/veya nihayet Holmen’in lisansının çıkartılması Fenerbahçe’ye hareket getirmiş. Sivasspor’u keyif veren maçın ardından 5-2 yendiler. İki hatalı gol yiyen Volkan'ın kulübede iki maçta iki penaltı kurtaran alternatifi olduğunu unutmaması gerekir. Eski takımından ağır darbe alan Roberto Carlos’un ilk üç haftanın ardından oyunu güzelleştirerek oynayan takımını da tebik etmek gerek.
Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan stadında oynanması beklenen Beşiktaş – Gaziantepspor maçı, Çarşı'nın direnişe sahip çıkmaya devam etmesinden mi, yoksa Beşiktaşlıların Olimpiyat stadına beklenenin üstünde ilgi göstermesinden mi bilinmez, yine ıssızlığın ortasında oynandı. Yıldırım Demirören başta olmak üzere, yıllarca çeşitli çileler çekmiş Beşiktaş taraftarları için, Olimpiyat Stadına gidip gelmek çile değil sanki eğlence... “Sosyalist” bir takım yarattığını söyleyen Biliç’in aralarında sınıf ayrımı olmayan oyuncuları üçte üç yaptılar. Ancak Bursa ve Galatasaray maçları, ilk öğrendiği üç Türkçe kelimeden biri "sol bek" olan Biliç için, ilk üç maç kadar kolay olmayacaktır. Beşiktaş kalesine gelmeyi dahi başaramayan Gaziantepspor ise verilen araya en çok ihtiyacı olan takımlardan.
Karabük ve Gençlerbirliği arasındaki mücadelenin golsüz bitecek gibi gözüktüğü anda gelen tartışmalı penaltı kararı, ev sahibi takımın hanesine 3 puan yazılmasını sağladı. Maçın sonlarında öfkesine hakim olamayan Metin Diyadin, haklı da olsa Gençlerbirliği gibi centilmenlik abidesi takımın teknik direktörü olduğunu unutmamalı.
İki çaylak takımın mücadelesinde, Rıza Çalımbay’ın öğrencileri, Kayseri Erciyes’e puan kaptırmadılar. Bu sezon ikinci golünü atan Vleminckx, iki sarı kart görerek oyun dışı kaldı. Süleyman Abay’ın gösterdiği iki sarı kartın da yanlış olması, Kayseri Erciyes’in gelecek maçı Vleminckx’den yoksun oynamak zorunda olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
Hamza Hamzaoğlu, dar kadrolu Akhisar’la harikalar yaratmaya devam ediyor. Disiplinli ve mütevazı takımı, bu hafta Trabzonspor'u 3-0 yenmeyi başardı. İkinci golü yedikten sonra tamamen oyun disiplininden kopan Trabzonspor’un mevcut sorunları bu mağlubiyetin ardından büyüyebilir. Ancak Avrupa Ligi'nde alınacak sürpriz ve güzel galibiyetler, ligdeki istikrarsızlığı telafi edecektir.

Milli takımın başına Fatih terim’in getirilmesinin Demirören’den çok daha yukarılardaki beyefendinin kararı olduğu söyleniyor. Kayseri’deki milli maçta direnişin sesini yukarılara duyurabilmek dileğiyle ligimize kısa ara veriyoruz. 

4 Eylül Çarşamba 2013, soL Gazetesi (3.Hafta)

Süper Lig'in İkinci Haftasına Enes Damgası

2. haftanın başlama vuruşu başkentte yapıldı. Geçen haftanın ardından silkelenmiş gözüken Gençlerbirliği, Akhisar Belediye’yi 3-0 yenerken, Alkaralara gönül vermiş spor severler direniş sloganları kullanarak takımlarına destek vermenin de mümkün olduğunu gösterdiler. Sezon öncesinin efendisi Kasımpaşa örselenen süksesini bu hafta misafir ettiği güçlü Kayseri’yi evine puansız göndererek onardı. Güzel futbol ve güzel goller izlenen maçta Babel de ligimizdeki ilk golünü kaydetti.
Antalyaspor, Gaziantep deplasmanında daha üretken taraf olsa da gol atmayı başaramayınca puanlar paylaşıldı. Antep halkını kendi şehrinin takımını desteklemekten imtina eder hale getirenler varlıklarını ve davranışlarını mutlaka sorgulamalılar. Halkıyla barışık olmayan şehir takımlarının aldığı puanların önemi olduğunu düşünmüyorum.
Eskişehirspor’un 90 dakika boyunca üstün oynadığı maçta,  Arsenalzede Fenerbahçe zor da olsa üç puanı almayı başardı. Kadıköy temsilcisi, geçen hafta olduğu gibi bu hafta da penaltı kurtaran Mert sayesinde bu sezon ilk kez resmi maçta gol yememeyi başardı. Kötü oynarken kazanabilmek güzel ama iyi oynayabildiklerini de artık göstermeleri gerekiyor. Yine gençlere şans veren Kırmızı Şimşekler ise kaybettikleri bir puana değil üç puana üzülmüş olmalılar.
Elazığspor – Karabükspor arasındaki tempolu ve bol gollü mücadelede Tolunay Kafkas’ın takımı biraz daha iyi oynadıysa da puanların eşit dağılması adaletli olandı. Ancak Elazığ’ın beraberliği yakaladığı penaltının yaratıcısı Serdar Güler’in, futbolu bıraktıktan sonra beyaz perdede kariyer planlaması yoksa, bu tarz hareketlerden vazgeçmesi yerinde olur. Sahadaki insanlar art niyetli oldukça altı ya da daha fazla hakemin görev yapmasının önemi de kalmıyor.
Roberto Carlos’u en azından yönetici sıfatıyla kulübeye indirmeyi başaran Sivasspor, geçen haftanın kahramanlık hikâyesini yazan Uğur Tütüneker ve talebelerine bu sefer aynı şansı tanımadı. Baştan sona üstün oynadıkları maçı iki farkla kazandılar.
Haftanın en zorlu buluşması Bursa’da gerçekleşti. Ev sahibi, son şampiyona geçen hafta son on beş dakika da yaşadığı azabı 90 dakika yaşatmayı başarsa da bu üstünlük “Tabela”ya yansımadı. Bir puana sevinen taraf Galatasaray olurken, haftanın en organize golünün son dokunanı “Enes Ünal” da futbol tarihimize en genç golcü olarak geçti. Umarız bu Enes’in kıracağı ilk ve tek rekor olmaz.
Karadeniz temsilcilerinin ilk buluşması Trabzon’da gerçekleşti. Trabzonsporun lig tarihinin 2000. golünü  Adrian atarken, Malouda da ilk bordo-mavi golünü, topa, izleyenlere en keyif verecek şekilde vurarak attı. Geçen hafta gol pasını veren Tevfik Köse bu hafta skora doğrudan katkı yapmayı tercih etti. Gezi ruhundan yoksun tribünlerin hoşgörüden de yoksun olduğu, Volkan Şen’in gözyaşlarından anlaşılıyordu.
Haftanın en keyifli maçı hiç kuşkusuz ki Kayseri’de oynandı. Slaven Bilic ve Fuat Çapa’ya hem yarattıkları takımlar için hem de futbol felsefeleri için teşekkür etmek gerekiyor. Bu futbol şöleninin kazananı iki kere geriye düşmesine rağmen oyundan düşmeyen siyah-beyazlılar oldu. Bu maçın kaybedeni ise ev sahibi değil, 34. dakikada taraftarın sesini tamamen kapatan yayıncı kuruluştu.
İkinci haftanın sonunda 6 puana ulaşan sadece bir takım olması, puansız takımın ise olmaması ligimizin rekabet katsayısı açısından gelecek vaadediyor. Aşağıda da yukarıda da erken kopmaların olmadığı, bu haftaki gibi güzel futbol ve gollerle dolu bir sezon beklemek o kadar da imkânsız değil sanki.

28 Ağustos Çarşamba 2013, soL Gazetesi (2.Hafta)

Yeni Sezonda İlk Hafta Geride Kaldı

Geçen sezonu takımlarının başında görece başarılı olarak tamamlayan, ancak sezon sonu kulüpleri ile sözleşme yenileyemeyen Fuat Çapa ve Samet Aybaba sezonun açılışında karşı karşıya geldiler. Baros ve Vleminckx gibi golcülerin dakika aldığı bir maçta sezonun ilk golünü görememek ve maçın kalitesinin düşüklüğü öyle sanıyorum ki Antalya’nın sıcaklarından kaynaklanıyordu.
Karabükspor – Kasımpaşa ve Çaykur Rizespor – Gençlerbirliği maçlarında konuk takımların yenilmesini beklemiyordum. Rıza Çalımbay teknik direktörlük konusunda kendini bu şekilde geliştirmeye devam ederse bir sonraki seviyeye çıkacaktır. Gençlerbirliği açısından maçın tek olumlu tarafı ise yeni transfer Gosso’nun başarılı performansıydı. Monoco’dan Ordu’ya geldiğinde beni heyecanlandıran Gosso, ne Ordu’da ne de Mersin’de varlık gösterebilmişti. İlk Süperlig maçını oynayan Sercan Kaya sezonun ilk gölünün altına da imza atıyordu. Karabük Tolunay Kafkas ile iyi bir yolda olduğunu gösterdi. İlk golün sahibi Gökhan Ünal da İlhan Parlak gibi Lacivert Kırmızı forma ile bir geri dönüş hikâyesi yazabilir. Geçtiğimiz sezonu iyi bir yerde tamamlayan, dikkat çekici transferlerle kadrosunu güçlendiren ve hazırlık maçlarında 6 galibiyet 1 beraberlik alarak hiç yenilmeyen Kasımpaşa, Lualua’nın müthiş driplingi ve şık vuruşu ile gelen ikinci golün ardından tamamen teslim oldu.
İlk yarıyı güzel sayılabilecek bir oyunla iki gol atıp gol yemeden kapatan Fenerbahçe’nin ikinci yarıda Arsenal maçını düşünerek vites küçülteceğini bekliyordum ama Mert’in penaltıyı kurtarmasının ardından 11 dakika içerisinde üç gol yemesini haftanın hikayesini yazan Uğur Tütüneker ve futbolcuları da dahil hiç kimse beklemiyordu. Futbola siyaset bulaşmasın diyenlerin, Emre’nin gol sevincine dair söyleyecekleri vardır umarım. Doğduğun ve yaşadığın şehirdeki zulmü es geçtikten sonra üç bin kilometre öteye yollanan selamın samimiyetine inanmıyorum.
Transfer konusunda ligin en tutumlu takımlarından Eskişehirspor evinde Bursa’yı güzel bir oyunun ardından, Erkan Zengin’in şapkasından çıkarttığı iki tavşan ile yenerken sezona en hazır takım görüntüsü verdi. Ertuğrul Sağlam'ın transfer yerine kadrodaki gençlere yönelmesi şimdilik işe yaramış gibi duruyor. Sezona daha başlamadan hoca değiştiren Bursaspor'un iyi bir takım olduğu ve bu sezonu da yukarılarda tamamlayacağı kesin. Ancak Daum yeni takımına Avrupa vizesi almak istiyorsa, mevcut oyunun üstüne koymaları gerekiyor. Akhisar Belediye ve Elazığspor arasındaki mücadelenin kazananı geçen sezonun sempati şampiyonu olan Hamza Hamzaoğlu’nun takımı oldu. Ancak öyle gözüküyor ki iki takım da geçen sene yaşadıkları küme düşme kâbusunu bu sene de yaşayacaklar.

Kalbi bir süre Gezi Parkı’nda atmış olan herkes için sezonun açılış maçı elbette Beşiktaş – Trabzonspor karşılaşmasıydı. İkitelli’den yükselen “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sesleri eşliğinde Çarşı'nın “boyun eğme” mesajı yayıncı kuruluşun sansürleme çabasına rağmen tüm Türkiye’ye ulaştı. Trabzonspor bu futbol anlayışı ile zor kaybeden bir takım olacaktır, ama izleyenleri esneten birçok maçın altında da imzaları olacaklardır. Beşiktaş geçen sezona dair iki temel problemini çözmüş gözüküyor. Beşiktaş’ın kulübesinde artık oyunu değiştirecek oyuncuları  ve rakipten top kapıp hızlı atağa çıkmak dışında da bir oyun planı var.
Kayseri’deki Roberto Carlos ile Robert Prosinecki’nin takımları arasındaki karşılaşmanın galibi Hırvat teknik adam oldu. Süper kupa maçında sessiz kalan Kadir Has stadyumundan 74. dakika da yükselen direnişin cılız sesi zaman içerisinde güçlenecektir. Ne de olsa bu daha başlangıç...
Galatasaray çok kolay kazanabileceği maçın son 15 dakikasında ecel telleri döktü. Son şampiyonun bu çaresizliğinin nedeni Bülent Uygun’un çift forvete dönmesi kadar Selçuk İnan’ın da sakatlanıp oyundan çıkmasıydı. Ultraslan’ın engelleme çabalarının sadece direnişin sesinin daha gür çıkmasına sebep olması en az Muhammet’in golü kadar güzel değil miydi?

21 Ağustos 2013 Çarşamba, soL Gazetesi (1.Hafta)