12 Mart 2017 Pazar

Portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum

Nereden baksam çok saçma geliyor

Öncelikle yasalarımıza göre yurt dışında seçim propogandası yapmak yasak. Üstelik bu yasayı AKP çıkartmış. İşin bu kısmını zaten hiç tartışmıyoruz zira hepimiz iktidarın hukuksuzluklarını kanıksamış durumdayız.

İkinci konu Almanya ve Hollanda gibi ülkeler referandum sürecinde seçim propogandası yapılmasına izin vermeyeceklerini haftalar önce söylediler. Toplu açılış, muhtar toplantısı gibi uydurulmuş kılıfları elin adamı yemiyor tabi...

Ha bu Avrupalılar da sudan çıkmış ak kaşık değil. Sustular sustular bu zamanı buldular aba altından sopa göstermek için. Etkisi var mıdır siz karar verin ama hem Hollanda'da hem de Almanya'da seçimler yaklaşıyor. Böyle söylemlerle onlar da muhafazakar oylara göz kırpıyor olabilirler.
Peki tüm bu zıtlaşmaların üstüne, dış işleri bakanının uçuş izni iptal edilmişken, kabinedeki tek kadın bakanı neler olacağını bile bile Hollanda'ya yollamak?? Çekiciyle sınır dışı edilmeyi hiç bir pipili bakan gururuna yedirememiş olmalı. E haklılar, nereden bakarsanız bakın Fatma Betül Sayan Kaya hanımefendinin karizması zedelendi. Bizim topraklarda erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır. Hiç bir erkek kaybedeceğini bildiği kavgaya girmez. Bakanlar kurulumuz da kaybedeni belli bu kavgaya arasındaki tek kadını bilerek göndermiş olabilir. Yıllar sonra aralarından biri çıkıp da "evet, bilerek yaptık, hem başörtülü kadın mağduriyeti yaratıp hem de kendi karizmalarımızı korumuş olduk" dese şaşırmam doğrusu. AKP iktidarının kadına bakış açısını zaten çeşitli örneklerden biliyoruz.

Sonra yandaş medyanın polis şiddeti konusundaki haberlerine ne yalan söyleyeyim gülmeden geçemiyorum. Durumu protesto eden Türk göstericilerin üzerine at sürmek, copla ve köpekle saldırmak diye verilen haberlerin videolarına baktıkça gülüyorum. Kendisine çiçek atan göstericileri coplamış bir polis teşkilatına sahipken adamcağızın copunun ucuyla "şşş birader şu tarafa geç bakiim" diye bir adamı dürtmesi polis vahşeti olarak göstermeleri komik geliyor. Bunu Berkin Elvan'ın ölüm yıldönümünde yaptıkları aklıma gelince komiklik falan kalmıyor tabi. Senin çocukların bu memlekette polisler tarafından kah gaz fişekiyle kah kurşunla kah dövülerek öldürülürken sesini çıkarma, sonra Hollanda polisine "tüüü kaka"... önce iğneyi kendine batıracaksın kardeş, biz öyle öğrendik, öyle yetiştirildik.

Bir video izledim Hollanda polisi göstericileri su sıkarak dağıtırken "sık bakalım sık bakalım" diye şarkı söyleyen birinin sesi geliyor arkadan. Millet millet diye diye milletçe balataları yaktık.

Bir de başbakanımız açıklamalarına takıldım. "Maksat hasıl oldu şimdilik evlerinize dönün" dedi sayın Yıldırım. Maksat neydi ki? Nasıl hasıl oldu diye sorası geliyor insanın. Sonra da tabi ben de insanım. "ulen şimdi bu krizin anketlere yansımasına bakıp, durumu değerlendirecekler işe yaramışsa sonra her ihtiyaç halinde yarayı kaşıyıp kaşıyıp kanatacaklar" diye düşünmüyorum desem yalan olur. Aslında Hollanda hükümeti de aynı taktikle oynuyor gibi geliyor ama elin gavurundan bana ne! En fazla gitmeyi veririm Hollanda'ya olur biter, memleketim yaşanamaz hale gelmesin yeter ki.

Neticede bizim hükümet kendimi bildim bileli mağdur. Hem muktedir hem de mağdur olmak da sadece bu topraklara özgü olsa gerek. AKP 14 yıllık iktidarı boyunca her muhalif ses frekansını teker teker bulup ortadan kaldırdığı için memlekette karşılarına dikilecek, dolayısıyla da mağduriyet yaratacak kimse kalmadı. Bu süreç mağduriyet ithalatıymış gibi geliyor bana. Sandığa yansır mı? Bence bu sefer zor...