2.
haftanın başlama vuruşu başkentte yapıldı. Geçen haftanın ardından silkelenmiş
gözüken Gençlerbirliği, Akhisar Belediye’yi 3-0 yenerken, Alkaralara gönül
vermiş spor severler direniş sloganları kullanarak takımlarına destek vermenin
de mümkün olduğunu gösterdiler. Sezon öncesinin efendisi Kasımpaşa örselenen
süksesini bu hafta misafir ettiği güçlü Kayseri’yi evine puansız göndererek onardı.
Güzel futbol ve güzel goller izlenen maçta Babel de ligimizdeki ilk golünü
kaydetti.
Antalyaspor,
Gaziantep deplasmanında daha üretken taraf olsa da gol atmayı başaramayınca
puanlar paylaşıldı. Antep halkını kendi şehrinin takımını desteklemekten imtina
eder hale getirenler varlıklarını ve davranışlarını mutlaka sorgulamalılar.
Halkıyla barışık olmayan şehir takımlarının aldığı puanların önemi olduğunu
düşünmüyorum.
Eskişehirspor’un
90 dakika boyunca üstün oynadığı maçta, Arsenalzede
Fenerbahçe zor da olsa üç puanı almayı başardı. Kadıköy temsilcisi, geçen hafta
olduğu gibi bu hafta da penaltı kurtaran Mert sayesinde bu sezon ilk kez resmi
maçta gol yememeyi başardı. Kötü oynarken kazanabilmek güzel ama iyi oynayabildiklerini
de artık göstermeleri gerekiyor. Yine gençlere şans veren Kırmızı Şimşekler ise
kaybettikleri bir puana değil üç puana üzülmüş olmalılar.
Elazığspor
– Karabükspor arasındaki tempolu ve bol gollü mücadelede Tolunay Kafkas’ın
takımı biraz daha iyi oynadıysa da puanların eşit dağılması adaletli olandı.
Ancak Elazığ’ın beraberliği yakaladığı penaltının yaratıcısı Serdar Güler’in, futbolu
bıraktıktan sonra beyaz perdede kariyer planlaması yoksa, bu tarz hareketlerden
vazgeçmesi yerinde olur. Sahadaki insanlar art niyetli oldukça altı ya da daha
fazla hakemin görev yapmasının önemi de kalmıyor.
Roberto
Carlos’u en azından yönetici sıfatıyla kulübeye indirmeyi başaran Sivasspor,
geçen haftanın kahramanlık hikâyesini yazan Uğur Tütüneker ve talebelerine bu
sefer aynı şansı tanımadı. Baştan sona üstün oynadıkları maçı iki farkla
kazandılar.
Haftanın
en zorlu buluşması Bursa’da gerçekleşti. Ev sahibi, son şampiyona geçen hafta
son on beş dakika da yaşadığı azabı 90 dakika yaşatmayı başarsa da bu üstünlük
“Tabela”ya yansımadı. Bir puana sevinen taraf Galatasaray olurken, haftanın en
organize golünün son dokunanı “Enes Ünal” da futbol tarihimize en genç golcü
olarak geçti. Umarız bu Enes’in kıracağı ilk ve tek rekor olmaz.
Karadeniz
temsilcilerinin ilk buluşması Trabzon’da gerçekleşti. Trabzonsporun lig
tarihinin 2000. golünü Adrian atarken, Malouda
da ilk bordo-mavi golünü, topa, izleyenlere en keyif verecek şekilde vurarak
attı. Geçen hafta gol pasını veren Tevfik Köse bu hafta skora doğrudan katkı
yapmayı tercih etti. Gezi ruhundan yoksun tribünlerin hoşgörüden de yoksun
olduğu, Volkan Şen’in gözyaşlarından anlaşılıyordu.
Haftanın
en keyifli maçı hiç kuşkusuz ki Kayseri’de oynandı. Slaven Bilic ve Fuat
Çapa’ya hem yarattıkları takımlar için hem de futbol felsefeleri için teşekkür
etmek gerekiyor. Bu futbol şöleninin kazananı iki kere geriye düşmesine rağmen oyundan
düşmeyen siyah-beyazlılar oldu. Bu maçın kaybedeni ise ev sahibi değil, 34.
dakikada taraftarın sesini tamamen kapatan yayıncı kuruluştu.
İkinci
haftanın sonunda 6 puana ulaşan sadece bir takım olması, puansız takımın ise
olmaması ligimizin rekabet katsayısı açısından gelecek vaadediyor. Aşağıda da
yukarıda da erken kopmaların olmadığı, bu haftaki gibi güzel futbol ve gollerle
dolu bir sezon beklemek o kadar da imkânsız değil sanki.
28 Ağustos Çarşamba 2013, soL Gazetesi (2.Hafta)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder