Geçen sezonu takımlarının başında görece başarılı
olarak tamamlayan, ancak sezon sonu kulüpleri ile sözleşme yenileyemeyen Fuat
Çapa ve Samet Aybaba sezonun açılışında karşı karşıya geldiler. Baros ve
Vleminckx gibi golcülerin dakika aldığı bir maçta sezonun ilk golünü görememek
ve maçın kalitesinin düşüklüğü öyle sanıyorum ki Antalya’nın sıcaklarından
kaynaklanıyordu.
Karabükspor – Kasımpaşa ve Çaykur Rizespor –
Gençlerbirliği maçlarında konuk takımların yenilmesini beklemiyordum. Rıza
Çalımbay teknik direktörlük konusunda kendini bu şekilde geliştirmeye devam
ederse bir sonraki seviyeye çıkacaktır. Gençlerbirliği açısından maçın tek
olumlu tarafı ise yeni transfer Gosso’nun başarılı performansıydı. Monoco’dan Ordu’ya
geldiğinde beni heyecanlandıran Gosso, ne Ordu’da ne de Mersin’de varlık
gösterebilmişti. İlk Süperlig maçını oynayan Sercan Kaya sezonun ilk gölünün
altına da imza atıyordu. Karabük Tolunay Kafkas ile iyi bir yolda olduğunu
gösterdi. İlk golün sahibi Gökhan Ünal da İlhan Parlak gibi Lacivert Kırmızı
forma ile bir geri dönüş hikâyesi yazabilir. Geçtiğimiz sezonu iyi bir yerde
tamamlayan, dikkat çekici transferlerle kadrosunu güçlendiren ve hazırlık
maçlarında 6 galibiyet 1 beraberlik alarak hiç yenilmeyen Kasımpaşa, Lualua’nın
müthiş driplingi ve şık vuruşu ile gelen ikinci golün ardından tamamen teslim
oldu.
İlk yarıyı güzel sayılabilecek bir oyunla iki gol atıp
gol yemeden kapatan Fenerbahçe’nin ikinci yarıda Arsenal maçını düşünerek vites
küçülteceğini bekliyordum ama Mert’in penaltıyı kurtarmasının ardından 11
dakika içerisinde üç gol yemesini haftanın hikayesini yazan Uğur Tütüneker ve
futbolcuları da dahil hiç kimse beklemiyordu. Futbola siyaset bulaşmasın
diyenlerin, Emre’nin gol sevincine dair söyleyecekleri vardır umarım. Doğduğun
ve yaşadığın şehirdeki zulmü es geçtikten sonra üç bin kilometre öteye yollanan
selamın samimiyetine inanmıyorum.
Transfer konusunda ligin en tutumlu takımlarından
Eskişehirspor evinde Bursa’yı güzel bir oyunun ardından, Erkan Zengin’in
şapkasından çıkarttığı iki tavşan ile yenerken sezona en hazır takım görüntüsü
verdi. Ertuğrul Sağlam'ın transfer yerine kadrodaki gençlere yönelmesi şimdilik
işe yaramış gibi duruyor. Sezona daha başlamadan hoca değiştiren Bursaspor'un
iyi bir takım olduğu ve bu sezonu da yukarılarda tamamlayacağı kesin. Ancak
Daum yeni takımına Avrupa vizesi almak istiyorsa, mevcut oyunun üstüne
koymaları gerekiyor. Akhisar Belediye ve Elazığspor arasındaki mücadelenin
kazananı geçen sezonun sempati şampiyonu olan Hamza Hamzaoğlu’nun takımı oldu.
Ancak öyle gözüküyor ki iki takım da geçen sene yaşadıkları küme düşme kâbusunu
bu sene de yaşayacaklar.
Kalbi bir süre Gezi Parkı’nda atmış olan herkes için
sezonun açılış maçı elbette Beşiktaş – Trabzonspor karşılaşmasıydı.
İkitelli’den yükselen “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sesleri eşliğinde
Çarşı'nın “boyun eğme” mesajı yayıncı kuruluşun sansürleme çabasına
rağmen tüm Türkiye’ye ulaştı. Trabzonspor bu futbol anlayışı ile zor
kaybeden bir takım olacaktır, ama izleyenleri esneten birçok maçın altında da
imzaları olacaklardır. Beşiktaş geçen sezona dair iki temel problemini çözmüş
gözüküyor. Beşiktaş’ın kulübesinde artık oyunu değiştirecek
oyuncuları ve rakipten top kapıp hızlı atağa çıkmak dışında da bir oyun
planı var.
Kayseri’deki Roberto Carlos ile Robert Prosinecki’nin
takımları arasındaki karşılaşmanın galibi Hırvat teknik adam oldu. Süper kupa
maçında sessiz kalan Kadir Has stadyumundan 74. dakika da yükselen direnişin
cılız sesi zaman içerisinde güçlenecektir. Ne de olsa bu daha başlangıç...
Galatasaray çok kolay kazanabileceği maçın son 15
dakikasında ecel telleri döktü. Son şampiyonun bu çaresizliğinin nedeni Bülent
Uygun’un çift forvete dönmesi kadar Selçuk İnan’ın da sakatlanıp oyundan
çıkmasıydı. Ultraslan’ın engelleme çabalarının sadece direnişin sesinin daha
gür çıkmasına sebep olması en az Muhammet’in golü kadar güzel değil miydi?
21 Ağustos 2013 Çarşamba, soL Gazetesi (1.Hafta)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder