İlk okul yıllarımda okulu bırakmaya karar vermiştim. Annem beni
her gün okula “oğlum bugün git, yarın gitmezsin” diyerek zar zor yolluyordu. O
yıllarda sevgili ablalarım bana kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için çok uğraştı. Görüntüsü hala gözlerimin önündedir o kocaman siyah ciltli kitabın; “Kelile
ve Dimne”. O kitabı okumam için her yolu denediler. Bitirdiğim bölüm
başına para önerdiler. Kabul ettim. İlk başlarda paraya ihtiyaç duyduğumda, sadece
bir kaç sayfa olan bölümleri okuyup paramı alıyordum. Bunun yeterince efektif
bir yöntem olmadığını anlamaları fazla uzun sürmedi. Sonra bölümlere onlar
karar vermeye başladılar. Okumadığım halde okudum diyerek paralarını almaya
devam ettim. Bunu da fark etmeleri uzun sürmedi. Ardından bölümü anlatmamı
istemeye başladılar. Ben de bana görev olarak verilen hikayelerin başını ve
sonunu okuyarak, aradakileri tahmin ederek paramı almaya devam ettim. Sanırım bu
sırrımı hala çözemediler. Her ikisi de severek ve büyük keyif alarak benim
yaşlarımda okumuşlardı bu kitabı ve bir şekilde benim de seveceğimi düşündüler.
Ve fakat yanıldılar, o kitaptan da kitap okumaktan da o kadar nefret ettim ki sadece hikayelerin başını ve sonunu
okuyarak bile o kitabı bitiremedim. Bana kitap okuma alışkanlığı
kazandıracağını düşündükleri kitap, kitap okumaktan nefret etme sebebim oldu. Ablamlar
tüm çabalarının sonuçsuz kaldığını görünce beni “umutsuz vaka” olarak kodlayıp,
ne hali varsa görsün diyerek hayatlarına devam ettiler.
Sanırım orta 1 yani bugünkü adı ile 6.sınıfı bitirdiğim yazdı. Çevremdeki herkesin benden umudu
kesmesinin üzerinden bir yıl geçmişti. Odada kendi kendime otururken kitaplıktaki
en ince kitap dikkatimi çekti. Kitabı elime aldım ve üstünkörü okumaya başladım
ve duramadım. O gün o kitabı bitirdim. Ondan sonra kitaplıktaki “Kelile ve
Dimne” hariç tüm kitapları okudum. Bütün dünya klasiklerini okudum. O dönemlerin
moda olan tüm kitaplarını okudum. Bir anda kitap kurduna dönüşüvermiştim. Ablalarımla
üniversite yıllarında Ankara’da uzunca bir süre aynı evi paylaştık. O ev kapanırken
kitapları paylaşmamız gerekiyordu. Benim için o kitaplıktaki en önemli kitap en
ince olanıydı. Çünkü o kitap benim okuduğum ilk kitaptı, çünkü o kitap benim
hayatımı değiştiren kitaptı. İşte o kitap “Fareler ve İnsanlar” idi...