19 Nisan 2010 Pazartesi

Evde Maç Keyfime Limon Sıktılar...

Televizyondan izlediğim maçlarla ilgili yazı yazmamak gibi bir kararım vardı. Buna paralel Türkiye’deki statların deplasman tribünlerinin hali düşünüldüğünde hangisinden maç izleyip yorum yapmak daha sağlıklı karar veremiyorum.

Bilindiği üzere Ankara İl Güvenlik Kurulu toplantısı sonunda Ankaragücü – Eskişehirspor maçında Eskişehirspor taraftarları için yer ayrılmamasına, Eskişehir doğumlu olanlara ve kütüğü Eskişehir’e kayıtlı olanların stada alınmamasına karar verildi. Bunun anayasamızda yer alan temel hak ve özgürlüklerle ilgili maddelere aykırı bir karar olması ayrı bir tartışma konusu olabilir. Irkçılık ile aynı kefede değerlendirilmesi gereken bir konu bence. İnönü stadına bir insanın sadece bursa doğumlu olduğu için, 19 Mayıs stadına bir insanın sadece Eskişehir doğumlu olduğu için alınmıyor olduğunu herhangi bir milletten birine söylesek ne düşünür acaba?


Buna paralel Eskişehirspor taraftarları olarak başlattığımız kampanya sonunda Lig TV’nin maçı yayın akışına alması sonucu maçtan önceki iki gün boyunca bu sezon ilk kez evde bir Eskişehirspor maçı izleyebilecek olmanın heyecanını yaşadım. Daha önce canlı yayın olan maçlarda ya statta ya da dışarıda maç izlemiş biri olarak bir senedir bu ana hazırlanıyordum. Hanımın da eğitim sebebiyle evde olmaması sonucu zemin ve hava futbol izlemeye son derece elverişli idi. Bir gün önce maç izleme keyfime limon sıkma tehditlerinde bulunan arkadaşlarımı önlemek adına ev telefonunun fişini çekip cep telefonlarımı kapatarak maç saatini beklemeye başladım.


Maçın başlaması ile birlikte ardı ardına yediğimiz gollerden ziyade keyfimi kaçıran ilk yarıda oynanan futbol idi. Koca bir 45 dakika futbol adına sahada hiçbir varlık gösteremeyen oyuncularımız zaten bunun sinyallerini geçtiğimiz hafta Denizli deplasmanında vermişti. Maçın ilk yarısı bittiğinde ikinci yarıya Aydın Yılmaz yerine Erkan Zengin ile başlayacağımızı ve ikinci yarı bir parça toparlanacağımızı zaten tahmin ediyordum. Tahmin ettiğim gibi bir değişiklik sonucu tahmin ettiğim gibi oyunda baskı kurmayı başardık buna rağmen Ankaragücü kontra ataklarla öyle pozisyonlar buldu ki tarihi bir yenilgi bile alabilirdik.


Bu yenilgi ile ilgili olarak Rıza Çalımbay’ı suçlayabileceğim tek nokta ise maç sonunda yaptığı açıklamalar. İki yıldır her yenilginin ardından basit goller yedik açıklaması yapan Çalımbay, sadece geçen hafta Denizlispor maçının ardından “Kazanmak için hiçbir şey yapmadık” tadında bir açıklama yaparak beni şaşırtmıştı. Ancak oynana futbol için Çalımbay’dan ziyade 3-0’ın ardından oyun çevirmek adına hiçbir çaba sarfetmeyen sahadaki futbolcuların suçlu olduğunu düşünüyorum.


Takımız adına sahada tek varlık gösteren oyuncu olan Sezer Öztürk bir kez daha ne kadar yerinde bir transfer olduğunu kanıtladı. Takımın ayağa pas yapması ve bu paslı oyunu dikine taşıyabilmesi adına bende bir umut oluşmasına katkısından dolayı Sezer Öztürk’e teşekkür ediyorum. Bu sezon Türkiye Kupasındaki Tokatspor maçı dışında ilk kez forma giyen Fahri Tatan, maç eksiği hissedilse de kadromuzda derinlik kazandırmak adına takımda olması gereken bir oyuncu olduğunu gösterdi. Eskişehirspor’a geldiği günden beri en kötü performansını sergileyen Vucko zaten ilk yarı dahi bitmeden oyundan alındı. Sezgin Coşkun, Safet Naderevic, Volkan Yaman ve Venja Ivesa ve Doğa Kaya ise standartlarının gerisinde bir performans sergilediler. Oyuna sonradan giren Ragıp Başdağ belki de bu forma ile oynadığı maçlarda ilk kez takıma pozitif bir katkı sağladı. Yine ikinci yarıda oyuna giren Erkan Zengin performansı ile yönetimimize bonservis sorununu çözerek derhal transfer edilmesi gerektiği mesajını iletti. Sahada hayalet gibi dolanan Aydın Yılmaz’dan gelen mesaj da Erkan Zengin’in tamamen tersiydi. Sizi bilmem ama benim Jaycee’den hala umudum var. Çok güçlü ve çok teknik, kalan maçlarda onu sahada 90 dakika görmek isterim. Adem Sarı ise bizim Semih Şentürk’ümüz olma yolunda hızla ilerlemekte. Sanırım sahada olduğu dakika gol atma oranında Süperlig’in en verimli forvetlerinden biri. Ayrıca bu hafta attığı gol ile de bu sezon altıncı golüne ulaşarak Ümit Karan ile birlikte takımızın en golcü oyuncusu durumuna geldi. Sanırım daha fazla dakika almayı hak ediyor.


Beşiktaş maçından sonra hedefsiz kalan ve maçlara motive olamayan takımızın bir an önce toparlanıp kalan maçlarda alacağı puanlarla en azından ligi ilk altıda bitirerek lig içerisinde ilk altıya giren takımlara verilen ekstra ödemeyi alması ekonomik ve psikolojik açıdan oldukça önemli.


Umut ediyorum ki bunca senedir altliglerde dahi, tribünü olmayan sahalarda bile takımını yalnız bırakmayan taraftarlarımızın olmadığı başka bir maç yaşamayız. Biz takımızı hiç yalnız bırakmadık ki? Bankasya ligindeki son senemizdeki Sakarya deplasmanında ve Ankaragücü deplasmanında uygulanan bu insan haklarına aykırı yasak umarım önümüzdeki sezon ligimizi bir daha geri gelmemek üzerine terk eder.