2020 Olimpiyat oyunları Tokyo’da
yapılacak. İstanbul’un beşinci adaylığı da hüsranla sonuçlandı. Konuya “kına
yaksınlar” seviyesinden bakanlar oldukça da Olimpiyatlar yedi tepeli bu
güzel şehir için rüya olmaya devam edecek. Aylarca ülkenin bütün meydanlarında
sinek ilacı sıkar gibi biber gazı sıkarsan, kahraman polisinin uyguladığı
şiddetle hayatını kaybeden insanlardan göz yaşlarını esirgeyip, katillerini de
saklarsan, akademik ortamlarda en kıdemli üniversitesine şehircilik açısından
yanlış, hukuksal açıdan illegal olan projeyi bahane ederek alenen savaş
açarsan, kazanmak için her yöntem mubahtır mottosuyla yetiştirdiğin
sporcuların doping rekorları kırarsa, zaten yeterince karışık olan
coğrafyanda barışın peşinden gitmen gerekirken savaş çığırtkanlığı yaparsan
elbette olimpiyatları daha hazır ve daha güvenilir olan “Tokyo”ya verirler.
Olimpiyat’ın ne demek olduğunu ve neler gerektirdiğini anlayıp, kendi
hatalarından ders alarak hazırlanmazsan sonraki seçimlerde de senden daha
inandırıcı olan adaya oy verecekler. Kazanamadığına üzülmeyen vatandaşlarının
da bunun için şimdi olduğu gibi geçerli nedenleri olacaktır.
***
Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda milli
takımız yakın tarihinin en kötü performansını sergiledi. Gezi olayları
esnasında tepkisini esirgemeyen sporcuyu teknik yada politik nedenlerden ötürü
kadroya almayıp, doping cezası almış oyuncunu kaptan yaparsan, son yılların en
kötü 12 Dev Adamı’nı izledikleri için üzülmeyenleri de vatan hainliği
ile suçlayamazsın. Ülke insanını bu kadar sert çizgilerle birbirinden ayırmak
seçim kazandırır mı bilmiyorum ama bu yaratılan gerginlik kontrolden çıkarsa
devletin en tepesinden yangına körük tutanları ve onların şakşakçılarını tarih
affetmeyecektir.
***
Beşiktaş’ın iyileşen sakatları ve yeni
transferleriyle yakaladığı kadro derinliği, Tolunay Kafkas yönetimindeki
Kardemir Karabükspor’un güzel başlangıcı, Avrupa kupalarından iki yıl men
cezası onandıktan sonra nihayet toparlanan Fenerbahçe, ilk hafta şokunun
ardından aldığı altı puanla dümenini Avrupa’ya çevirmeyi başaran Kasımpaşa,
Rıza Çalımbay’la seyircisine güven veren Çaykur Rizespor, sezona kötü futbolla
başlayan ama buna rağmen iki zorlu deplasmanda yenilmemeyi başaran son şampiyon
Galatasaray, transferin son gününde altı transfer yapan ve zorlu maçlarını
atlatan Eskişehirspor, Serdar Özkan’ın yeniden hayat bulduğu Elazığspor, sezon
başlamadan teknik direktör değiştiren Bursapor, ligimizin en istikrarlı Anadolu
kulübü Gençlerbirliği, Roberto Carlos’un Cicinho’lu Sivasspor’u, tescilli
kurtarıcı Gekas’ı transfer eden Torku Konyaspor, beklenmedik puan kayıplarına
rağmen futbol kalitesiyle seyircisini mutlu eden Kayserispor, kadro revizyonu
yerine teknik direktör değişikliğini tercih ettikleri için kronik sorunları
devam eden Trabzonspor, verilen araya en çok sevinen takımlardan M.P.
Antalyaspor, Fuat Çapa’yla ilk sekizi hedefleyen Kayseri Erciyesspor, ligin tek
puanlı ve bol sorunlu takımı Gaziantepspor ve Fatih Terim’le mucize peşinde
koşan ulusal takım... Bu 19 takım üzerine naçizane değerlendirmeler yazmıştım.
Hatay’dan gelen Ahmet Atakan’ın ölüm haberi bütün cümlelerimi o kadar
anlamsızlaştırdı ki... 22 yaşındaki Ahmet, Türkiye katılsa bile Dünya Kupası
maçlarını izleyemeyecekse, 18 yaşındaki Medeni, takımının yeni sezon formasını
hiç giyemeyecekse, 19 yaşındaki Ali İsmail, Bando Es-Es’le beraber şarkılar
söyleyemeyecekse, 20 yaşındaki Mehmet, tuttuğu takım kazandığında arkadaşlarıyla
kutlayamayacaksa, 26 yaşındaki Ethem, abisiyle Ulus dolmuşuna binip maç
izlemeye gidemeyecekse, 22 yaşındaki Abdullah, yenilse de takımıyla gurur
duyamayacaksa ya da genç komiser Mustafa Sarı, artık Adanademirspor maçlarında
görev alamayacaksa benim futbol sevgimin ve yazdığım değerlendirmelerin anlamı
olmuyor, maçlar ve sonuçları da manasızlaşıyor. Ahmet Atakan’ın ölüm
haberi diğerlerinin acısını da canlandırdı. Hiç bir başarı, insan hayatından
önemli değildir. Bu genç yürekler için gözyaşı dökmeyenlerin, diğer
gözyaşlarının da hükmü yoktur. Bu gençlerin ardından sorumluları bulup
cezalandırmak, halktan ve ailelerden özür dilemek yerine iftiralarla
karalamayı, yas tutanların üzerine biber gazı sıkmayı tercih edenlere sezonun
sonlarında buradan el sallamak umuduyla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder