20 Haziran 2019 Perşembe

Kimse Bilmez Nasıl Sevdik

Profesyonel liglerde mücadele eden birçok şehir takımının 60’ların ortasında kurulması tesadüf değildir. Dönemin TFF başkanı Orhan Şeref Apak’ın her şehrin güçlü bir takımı olması için ciddi bir mesaisi olmuştur. Apak’ın Eskişehir’in sevilen iş adamı Aziz Bolel’i dostluğunu da kullanarak kulüp başkanlığı yapmaya ikna etmesiyle Akademi Gençlik, İdmanyurdu ve Yıldıztepe kulüpleri birleşerek Eskişehirspor’u oluşturur.

Yetmişlerin başlarını hatırlayan futbol tutkunları için siyah-kırmızı renklerin yeri ayrıdır. Eskişehirspor’un renklerine karar verilirken farklı fikirler vardır. Ortak tek fikir İstanbul takımlarıyla aynı rengi taşımamaktır. Zira Es-Es’in kuruluş amacı haramilerin saltanatına son vermektir. Renk tartışmalarında kulübün ilk yöneticilerinden birinin, kapağında büyük kulüpleri saf dışı bırakarak Fransa Kupası’nı kaldıran Rennes takımının fotoğrafı olan “Paris Match” dergisini göstermesi son noktayı koyar. Es-Es’in renkleri artık Siyah-Kırmızı, amacı kupalar kaldırmaktır. Kurulduğu yıl şampiyon olarak 1. Lig’e yükselen Eskişehirspor o yıl Başbakanlık Kupası’nı da kazanır. 1. Lig’deki ilk iki sezonunda 8. ve 9. olduktan sonra 68-69 sezonundan itibaren Türk Futbol tarihini değiştirmeye başlar. O yıllarda üç kez 2., iki kez 3. ve iki kez de 4. olan Es-Es, belki şampiyon olamaz ama oligarşik takımlara kafa tutarak kimsenin yenilmez olmadığını kanıtlar. Bu sebeple Anadolu Yıldızı lakabı takılan Eskişehirspor sahada Abdullah Gegiç yönetimindeki futbolcu grubuyla, tribünde Amigo Orhan yönetimindeki taraftarlarıyla Türkiye’deki mevcut anlayışın çok ilerisindedir.

1969 -70 sezonunda şampiyonluğu kıl payı Galatasaray’a kaptıran Eskişehirspor aynı yıl kupa finalinde Göztepe’nin karşısına çıkar. Statü gereği iki maç üzerinden oynanan finalin ilk maçında rakibini 2-1 yenmeyi başarır. Rövanşta 10 kişi kalan rakibine bireysel hatalar sonucu 3-1 yenilerek kulpundan tuttuğu kupayı İzmir’de bırakır.

Bir yıl sonra şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptıran Es-Es kupayı almaya kararlıdır. Çeyrek finalde Galatasaray’ı yarı finalde de Fenerbahçe’yi eleyen Kırmızı Şimşekler, finalin ilk ayağında Bursaspor’a 1-0 yenilirken 20 Haziran 1971’de Eskişehir’deki rövanş maçını 2-0 kazanarak kupayı Porsuk kenarına getirir.

70’lerin ikinci yarısında takımda düşüş baş gösterir. O düşüş 1982 yılında 2. Lig’e kadar geriletir Siyah-Kırmızılıları. İlk senesinde şampiyonluğu renkdaşı Gençlerbirliği’ne kıl payı kaptıran Es-Es, 1. Lig’e geri dönmek için bir sezon daha bekler. Ama efsane takım artık ortalarda yoktur. Anadolu Yıldızı’nın açtığı yoldan Trabzonspor ilerlemiş, üst üste şampiyonluklar kazanmıştır.

1986–1987 sezonuna önemli transferler yaparak başlayan Kırmızı Şimşekler ligde beklentinin gerisinde kalsalar da kupada PTT, Orduspor ve Galatasaray’ı eleyerek 3. kez finalist olmayı başarır. Finaldeki rakip iki sene önce 2.Lig’de şampiyonluğu kaptırdığı Gençlerbirliği’dir. Ankara’daki maçın ilk yarısını 9 kişi tamamlayan Es-Es, 5-0 gibi ağır bir yenilginin ardından evindeki rövanşı 2-1 kazansa da kupanın Başkent’e gitmesine engel olamaz. Yaklaşık iki ay sonra normal süresi 2-2 biten maçın ardından penaltı atışlarıyla Beşiktaş’ı yenerek kazandığı Başbakanlık Kupası teselli ikramiyesi olacaktır. Sonraki sezonda kurulan güçlü takım dağılır ve lige zor tutunan Es-Es, 1989 yılında 2. Lige, 1992 yılında da 3. Lig’e geriler. 1989’daki kupa finali Eskişehirliler için kara bir gündür. O yıl Türkiye Kupası’nın sahibi Eskişehir olsaydı Avrupa Kupalarına katılacağı için kurulan güçlü takım dağılmayacaktı. 1. Lig’de oynamaya devam edecek, birkaç yıl sonra açılacak özel kanallar sayesinde maddi sıkıntılar da nispeten ortadan kalkacaktı.

3. Lig’e düşmek şehirde doping etkisi yapar. 30.000 seyirci önünde gece maçları oynayan Es-Es hedefinin Avrupa olduğunu açıklar. Anadolu’nun Yıldızı bu defa 3. Lig’den başladığı yükseliş sonucu 1994-1995 sezonunda Konya Atatürk Stadı’nda play-off şampiyonu olarak 1. Lig’e döner. Şampiyonlukta aslan payı deplasman rekorları kıran taraftarındır. Ancak takip eden sezon tekrar 2. Lige düşmesine taraftar da engel olamaz. Yapılan onlarca gereksiz transfer birilerini zengin ederken kulübün de kasasını boşaltmıştır. O sezon Eskişehirspor 1. ligde tutunabilse, takip eden sezon Anadolu kulüplerini ekonomik manada rahatlatan havuz sistemi devreye girecek, Eskişehirspor endüstriyel futbol trenini kaçırmamış olacaktı.

O sene kulübü yönetenlerin beceriksiz değil art niyetli olduğunu ergen aklımla anlamıştım. Ardından bireysel bir eyleme başladım. Eskişehirspor’un yanlış yönetilmesine tepkimi göstermek için Eskişehir Atatürk Stadı’na gitmeyi bıraktım. Zamanımın el verdiği tüm deplasmanlarda tribünde yerimi alsam da Eskişehir’deki maçlara gitmiyordum.

2008’de Eskişehirspor’un yeniden 1. Lig’e (SüperLig) yükseldiği play-off maçlarında İnönü Stadı’na beni ilk maçıma götüren babamla beraber gittik. Son 20 yılda kayda değer başarısı olmayan ve sadece 1 sezon SüperLig’de oynamış takımı desteklemek için stadyumu dolduran taraftarların büyük bölümünü lise -üniversite yaşlarındaki gençlerin oluşturması babamı şaşırtmıştı. Eskişehirsporlu olmayan babama takım tutmanın başarıyla ilgili olmadığını anlatmayı denediysem de başarılı olamadım. Ama Eskişehirspor’un ne kadar sağlam temeller üzerine kurulu olduğunu anlatmama gerek kalmadı, kendi gözleriyle gördü...

SüperLig’e geri dönen Eskişehirspor’un her sezon üstüne koyarak ilerlemesi Kırmızı Şimşekleri birkaç yıl içinde başaltı takımı haline getiriyordu.

2011 - 2012 sezonunda Bursaspor’a, 2012-2013 sezonunda ise Fenerbahçe’ye yarı finalde elenen Eskişehir, 2013-2014 sezonunda tarihinin dördüncü kez finale kalıyordu. Konya’daki final maçında Sneijder’in mucize golüyle Konya’ya akın eden taraftarların kupa hayali buhar olup kayboluyordu...

2011 - 2012 yılında Eskişehirspor UEFA Kupası’na katılmaya hak kazanması benim için de bir dönüm noktası oldu. Zira Eskişehirspor’un en son Avrupa Kupası maçına çıktığında ben henüz hayatta değildim. Kurada kim çıkarsa çıksın, maç nerede olursa olsun o ilk tarihi maça gitmek zorundaydım. Kura çekimlerini canlı izledim. Rakip İskoçya’nın St. Johnstone takımı oldu. İlk maçın Eskişehir Atatürk Stadı’nda oynanacak olması 16 yıllık boykotumun sona ermesi manasına geliyordu. O dönem tren olmadığı için Eskişehir’e otobüsle gitmeye karar verdim. Yan koltuğumda oturan iki İskoç taraftarla yol boyunca sohbet ettik. Onlara Eskişehir’i ve Eskişehirspor’u anlattım. Ancak 37 yıldır Avrupa hayali kuran şehrin bayram havasına girdiğini ben de tahmin edememiştim. Yolda tanıştığım İskoçlara şehri gezdirirken Eskişehirspor ve St. Johnstone taraftarlarının bu bayramı birlikte kutladığına tanıklık ediyorduk. “Cehenneme Hoş Geldiniz” şeklinde karşılanmayı bekleyen İskoçlar şaşkındı. Onlara Eskişehir’in farkını anlattım gururla. Ayrıca kimi takımlar için bu şehrin cehenneme dönüşebileceğini de...

O maç ile atılan dostluk tohumları gittikçe yeşerdi. St. Johnstone ile Eskişehirspor iki kardeş takım haline geldi. Öyle ki bir dönem St. Johnstone’ın deplasman forması siyah kırmızı, Eskişehirspor ise mavi beyaz idi. Ve İskoç takımın adı artık “sen cansın” olmuştu...

Bugün 19 Haziran 2019, yani Eskişehirspor’un 54. kuruluş yıldönümü... 3 sezondur 1. Lig’de mücadele eden Es-Es, geçtiğimiz sezonun ilk yarısını transfer yasağı sebebiyle U21 takımıyla oynamak zorunda kaldı. Bu duruma düşen ilk takım değildi Es-Es, ama bu durumdayken direnç gösterebilen ilk takım oldu. Nice köklü kulübün benzer süreçleri yönetemediği için alt liglerin diplerine düşüşünü hep beraber üzülerek izledik. Memleketin çarpık futbol ikliminde düştüğü sezon SüperLig’e çıkamayan kulübün yaşama şansı da kalmıyor. Ancak sağlam temeller üzerine kurulmuş Eskişehirspor, MacGyver misali düştüğü her zor durumdan bir çıkış yolu buluyor. Üç sezondur yaratılan mucizelerin, yazılan hikâyelerin haddi hesabı yok...

Eskişehirspor 54. yaşına yeni bir yönetimle giriyor. Eskişehirspor sevgisiyle yola çıkan, gizli ajandası olmayan insanlardan oluşan, aralarında tribünlerin aşina olduğu simalar da bulunan bu yönetim kurulu, kulübü yıllardır babasının çiftliği gibi yönetenleri şimdiden rahatsız etmiş durumda. Şu aralar yönetim kurulu içinde kulübün durumunu çok güzel özetleyen bir laf var; “Zor günler geride kaldı, şimdi sırada daha zor günler var”. Eskişehirspor’un kuruluşunun 54. senesininde göreve gelen bu yönetim kurulu başarılı olursa Eskişehirspor memlekette bir ilke daha imza atacak. Art niyetini takım elbisesinin altına saklayan yöneticilerin devrinin sona ermesi dileğiyle, nice 54 yıllara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder